Atilla Dorsay: Alamancı Türk yönetmeni Fatih Akın’ın son filmi, siyasal sinema dediğimiz şeyin önemli bir çağdaş örneği olduğu kadar, mahkeme filmi denebilecek bir yan türün de yaman örneklerinden biri. Devamını Oku
Uğur Vardan: Ben kendi adıma, adalet mekanizmasını da deşifre etmeye çalışan bu öyküye ve anlatılma biçimine inandım. Zaten Akın’ın akıcı ve seyirciyi içine çekip ana karakterle çarçabuk özdeşleşme fırsatı yaratan rejisi her şeyi hallediyor gibime geliyor. Naçizane kaçırmayın derim… Devamını Oku
Mehmet Açar: …kariyerinin en iyi performanslarından birini çıkaran Diana Kruger’in oyunculuğuyla filme çok şey kattığını belirtelim. Fatih Akın’ın senaryoları bana hep biraz kolaycı gelir. Öte yandan, meselesine hâkim, hedefine ulaşan öyküler anlattığını inkâr edemem. Filmlerinin en sağlam yanı, “Paramparça”da olduğu gibi içerdikleri güçlü sinema duygusudur. Devamını Oku
Burak Göral: Fatih Akın görsel becerileri yüksek bir yönetmen. Filmi mavi ve siyah tonların ağırlıkta olduğu renk paletiyle donatıp son derece şık çekilmiş sahnelere imza atmış. Alman oyuncu Diane Kruger ise hikaye ve karaktere çok inanmış, adeta gözlerinin içiyle oynamış Katja’yı. Devamını Oku
Şenay Aydemir: Paramparça, Almanya’da geçtiği ve de Fatih Akın gibi bir isim tarafından çekildiği için politik arka plana alan açıyor. Gerçekleşmeyen adaletten, Neonazilerin korunmasından ve uluslararası bağlantılarından, azınlıklar ve göçmenlerin bu saldırılar karşısında suçlu duruma düşürülmesinden, Katja ve Nuri’nin ailelerinin bu ilişkiyi baştan beri onaylamamış olmasından bahsediyor tabii ama değinerek, göstererek, “böyle bir durum da var” diyerek. Katja’nın gördüğünü görmemize izin veriyor ama hissettiklerini hissetmememiz için elinden geleni yapıyor. Devamını Oku
Kerem Akça: Fatih Akın, Altın Küre Ödülü’ne ulaştığı son filmi “Paramparça”da (“Aus Dem Nichts”), Almanya’da yaşanan bir intihar bombacılığı olayı üzerinden Neo-Nazi döneminden kalma adalet sistemine bakıyor. Ama Diane Kruger’ın üst düzey performansına bel bağlayıp politik meseleyi yüzüne gözüne bulaştırınca boyutsuz bir ‘intikam filmi’ servis etmekle kalıyor. Devamını Oku
Murat Erşahin: Nispeten tarihsel, toplumsal ve siyasi değiniler içeren ‘Auf der anderen Seite / Yaşamın Kıyısında’, bir dokümanter olan ‘Müll im Garten eden / Cennetteki Çöplük’ ve ‘The Cut / Kesik’in ardından, kimselere yaranamayıp, ‘orta yoldan ayrılmayayım, ortalama ve ‘sözde’ çarpıcı ana akım işlerde kalayım’ demiş Fatih Akın kanımca. Bunun kanıtı da karşımızda. Devamını Oku
Cüneyt Cebenoyan: …Tuhaf bir intikam filmi çıkıyor ortaya. Bu filmin bu noktalara gelmesi de tuhaf. Fatih Akın da Altın Küre’de ödülünü alırken şaşkınlığını gizlememişti. “Law&Order” dizisinin herhangi bir bölümüne benzetilen bir filmin hakikaten de Oscarlarda ilk dokuza girmesini ve Altın Küre almasını açıklamak zor. Devamını Oku
Sungu Çapan: Adalet sorgulamasından giderek bir intikam hikâyesine evrilen ve kuşkusuz görüntülerinden diyaloglarına, tempolu anlatımından oyunculuklarına kadar Akın’ın en ilginç ve etkileyici filmlerinden biri olduğu rahatça söylenebilecek “Paramparça”yı yıllar önce “Troyalı Helen” olarak tanıdığımız Diane Kruger’in filmi çekip götüren lokomotif performansı sürüklüyor baştan sona. Devamını Oku
Alin Taşçıyan: Dinamik, tutarlı, özenli ve sağlam bir ana akım sinema örneği olan Paramparça, politik çerçevesinin içinde son derece dokunaklı bir çatışma anlatıyor, bir yandan da… Kocasını ve oğlunu ırkçı bir saldırıda kaybeden kadının acısını adalet arayışıyla dindirmeye çalışması, uluslararası bir terör ağına rastlayınca matem sürecinin bir intikam alma mücadelesine dönüşmesi filme psikolojik derinlik katıyor. Devamını Oku
Fatih Yürür: Almanya’nın Oscar adayı olarak da maratonun iddialı yapımlarından biri olarak gösterilen Paramparça, tartışıldığı üzere Fatih Akın’ın “en iyisi” olmayabilir fakat girmiş olduğu bu kulvarın, öncüllerine oranla daha farklı olduğu da su götürmez bir gerçek. Devamını Oku
İbrahim Cem Özsefil: Fatih Akın’ın filmografisinde ortalarda yer alan keyif zevki yüksek, sürükleyici bir dram olarak tanımlayabileceğimiz In the Fade, büyük beklentilere girmeden izlenmeyi hak ediyor. Devamını Oku
Tanju Baran: Fatih Akın, ciddi filmlerinde olumsuz manada, gayriciddî filmlerinde ise olumlu manada şirazeden çıkan bir yönetmen olarak, The Cut’taki kadar berbatlaşmasa da, ortaya koyduğu kötü yönetmen performansı ve vasat filmiyle, kendisinden polemik dışında bir şey beklemememiz gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Devamını Oku
Öner Gündoğdu: Fatih Akın’ın yanı sıra bu kadın karaktere hayat veren Diana Kruger’le de özdeşleşecek bir film İn The Fade. ”Maestro” Diana Kruger önderliğinde filmde yer alan diğer karakterlerin de film boyunca üstün performans sergilediklerini söyleyebiliriz. Devamını Oku
Tuncay Uravelli: Akın’ın, bazı sahnelerde yönetmen olarak ustalaştığını izlemek hoş olsa da konvansiyonel sinemadan uzak durup kendi iyi bildiği sularda yelken açması, kendi sinema anlayışı açısından daha doğru olur gibi görünüyor. Devamını Oku
Öykü Sofuoğlu: …Aus dem Nichts, kendi adaletini kendi yaratan bir modern birey tasviriyle şiddetin gerçekliğini işaret etmekten çok daha fazlasını yapıyor; onu seyirci nezdinde meşru kılıyor ve her yönüyle sorunlu bir eylemin savunucusu hâline geliyor. Film sonunda ekranda beliren istatistiki veriler ise söylemini resmi bir zemine oturtmayı hedefleyen ucuz bir manevradan başka bir şey değil. Devamını Oku
Sezen Sayınalp: Fatih Akın, gün geçtikçe karanlıklaşan meseleleri dile getirirken birçok konudan aynı oranda bahsetme gayretine düştüğünden olsa gerek, filmin temel meselesini basitleştirirken durumun vahametini de gölgeliyor Aus dem Nichts’te. Tüm bunlara rağmen yakın tarihe tekrar göz atmamızı sağlayan hikâyesi, uluslararası alandaki başarısı ve Diane Kruger’in harikalar yarattığı performansıyla yılın izlenmesi gereken filmlerinin başında geliyor Aus dem Nichts. Devamını Oku
FİLMİN ORTALAMA NOTU: