Uğur Vardan: Siyahi kadın yönetmen Dee Rees, ‘Savaştan Sonra’da sert, sarsıcı, yer yer de destansı bir dil tutturuyor. Filmin son derece etkileyici atmosferi içinde bütün referanslar yerini buluyor; kimi Amerikalı ve İngiliz eleştirmenlerin de vurguladığı gibi perdeye Faulkner, Steinbeck ve Morrison romanlarını hatırlatan bir tat yansıyor. Devamını Oku
Serdar Akbıyık: Savaştan Sonra filminde ırkçılık eleştirisi ağır basarken bu yönüyle Oscar’a uygun bir yapıya sahip. Ama savaş karşıtı söylemleriyle ABD’nin şu dönemine hiç de uymayan fikirler ortaya atıyor. Devamını Oku
Burak Göral: Bazı filmler çok orijinal bir hikaye anlatmıyordur, benzerlerini başka filmlerde, dizilerde defalarca izlemişsinizdir. Ama yine de önünüzdeki bir film size çok tanıdık hissi veren hikayeyi, etkileyici bir görsellikle, iyi oyunculuk ve yeni olmasa da sağlam kurulmuş bir yapı eşliğinde sunabilir. ”Savaştan Sonra” böyle bir film. Devamını Oku
Murat Erşahin: Tarihsel sosyal haksızlıklara ve acılara parmak basan, ırkçılık gibi son derece hastalıklı ve tehlikeli meseleyi, tekrar perdeye taşıyan yapım, birçok benzerini izlemiş olsak da, etkileyici ve izlenir olmayı başarıyor. Genel anlatı yapısı ve atmosfer itibariyle bir William Faulkner romanı okuduğunuzu hissediyorsunuz. Savaşların, insana ait hemen her cephede sürdüğünü söylüyor rafine anlatı. Devamını Oku
Kerem Akça: 4 dalda Oscar’a aday olan “Savaştan Sonra” (“Mudbound”), 2. Dünya Savaşı sonrası Mississippi’sinde geçen ve ırkçı ön yargıları masaya yatıran bir southern gothic (güney gotiği) örneği… Ancak sinematografik bilinçten destek alan tutarlı dekupajına ve emeği hissedilen kimi oyuncularına karşın, Dee Rees’in hakim olduğu coğrafyayı yansıttığı dinamik, samimi ve bağımsız ruhlu ilk filmi “Pariah”ı aratıyor. Devamını Oku
Cüneyt Cebenoyan: Savaştan Sonra, çok uzun bir süreyi ve çok sayıda kahramanı konu edinen filmlerin zaafını taşıyor. Kısacası yüzeysel kalıyor, bölüm özetlerinden ibaret havası taşıyor. Devamını Oku
Başak Bıçak: Film, oyuncuların toplu performansı açısından dişe dokunur bir görünüm sergiliyor ve bu durum filmin en büyük kozuna dönüşüyor. Nitekim pek çok festivalde filmin en çok toplu performans tarafı övüldü… Mudbound’un bana göre en başarılı olduğu yanı ise şüphesiz görsel açıdan doğru kadrajları yakalayabilmiş olması… Devamını Oku
Gizem Çalışır: Hem alabildiğine detaylı hem de sade sahnelerle dolup taşan Mudbound, ilgi çekici ritmi ve dokunaklı derinliğiyle ‘birileri’ tarafından yaratılan adaletsizlikleri açığa çıkaran bir tavrı ve kasvetli ama umut verici bir sonu benimseyerek, ırkçı nefrete karşı çıkan herkesin ruhunda derin anlamlara açılıyor. Devamını Oku
Öner Gündoğdu: Mudbound, güçlü konusunu perdeye aktarmada anlatım biçimi nedeniyle sorunlar yaşıyor. Başarılı görüntü yönetmenliği filmin en olumlu yanı. Devamını Oku
Valerii Ege Deshevykh: Bazı konular var, orta halli bir film çeken herkes adaylık alabiliyor. Fakat Akademi çok şükür filmi en iyi filmler kategorisine almamış ve gerçekten de hakkı olan görüntü yönetmenliğinde yer vermiş. Normalde filmi çılgınlar gibi eleştirebilirdim fakat aldığı adaylıklar bence yerinde. Çünkü film, bana göre hikaye açısından değil, teknik açıdan çok başarılı bir iş. Devamını Oku
Ali Rıza Koçak: Mudbound bir bütün olarak bakıldığında kesinlikle başarılı bir film. Üstelik film, 10 milyon dolarla değil de 100 milyon dolarla çekilmiş olsaydı kim bilir nasıl bir film izlemiş olurduk, bilmiyorum. Ama yine de bu haliyle bile siyahilere uygulanan ırkçılığı anlatan iyi filmler arasına girmeyi başardı diyebiliriz. Devamını Oku
FİLMİN ORTALAMA NOTU:
Bir sürü yazar yok burda bir de film eleştirileri diyosunuz
BeğenBeğen