Kerem Akça: Mia Hansen-Love, daha ziyade ergenlerin hikayesini anlatmasıyla bilinen, bunu da kendi hayatından kesitlerle yorumlayan bir sinemacı. Burada ilk kez orta yaşlı bir kadının kocasından ayrılması ve annesinin ölmesiyle yaşadığı bunalımı çok iyi bir senaryo ile yansıtıyor. Geleceğe umutla bakan karakterin ‘melodramatik bir uçurum’a sürüklenmemesi bir yana finaldeki soru işaretleri bile yeterli. Sürekli çalıştığı kurgucu Marion Monnier, burada dengeli montaj sekanslar, hareketten kesme tekniği ve acele etmeyen kesmelerle geride durmuş. Hikaye kurgusu ile oynamadan lineer akışa eşlik etmiş. Huppert’in müthiş performansıyla sanki 60’ların Fransız Yeni Dalgası döneminden inandırıcı bir birey canlanıyor sanki. Hansen-Love, Üçüncü Fransız Yeni Dalgası’nın Agnes Varda’sı olarak anılmayı, buradaki farklı üslupla garantiliyor belki de. Sinema dilini eldeki hikayeye, anlatılan bireye göre değiştirmek takdir edilesi bir olgunluk gösterisi.
Ecem Şen: Things to Come, Mia Hansen-Løve’ın Isabelle Huppert ile harikalar yarattığı, entelektüel anlamda içeriği oldukça dolu, özgürleşme ve kısıtlamaların arasında yolculuğa çıkmış, her açıdan başarılı bir kadın hikayesi sunuyor. Devamını Oku
Gökşen Aydemir: Kuşkusuz ”Gelecek Günler” senenin en iyi filmlerinden ve yönetmen Hansen-Love’ın kariyerindeki en önemli dönemeç. Ülkemizde bir sene gecikmeli olarak vizyona giren bu filmi seyretmenizi öneriyorum. Devamını Oku
Ali Ercivan: Kabul edelim, belki seyircinin zihninden senelerce çıkmayacak bir öykü anlatmıyor burada sinemacı. Hatta belki seyirci için hatırda kalacak hiçbir tarafı olmayacak Gelecek Günler’in… Ancak iyi bir yönetmenin filmografisindeki sağlam bir halka olarak, kendisini takip etmeye devam eden sinefiller tarafından uzun süre hatırlanacağına hiç şüphem yok. Devamını Oku
Murat Emir Eren: ”Gelecek Günler” (L’avenir) bir anlamda Mia Hansen-Love’ın Fransız Sineması’na bir aşk mektubu benziyor. Devamını Oku
Nil Kural: Hansen Love’ın özenli ve incelikli yönetmenliği karakterine kendisini gösterebilecek bir alan açarken, izleyicisini ağır ağır dünyasına dahil ediyor ve finalin ardından uzun süre akıldan çıkmayacak burukluğu, sinemanın incelikle örüldüğündeki gücünü gösteriyor. Devamını Oku
Murat Erşahin: İnsanla tatsız bir oyun oynarken, diğer yandan en hakiki ve keyifli oluşları da sunan tuhaf armağan. Ömür dediğin bu işte, altı üstü bir sevgi anı diyor zarafet yüklü bilge film! Devamını Oku